Kadın Sağlığı
Kadın sağlığı fizyoterapisi, kadın sağlığı sorunlarının tedavisi ve yönetimine odaklanan bir fizyoterapi alanıdır. Fizik tedavi yöntemleri ilaçsız ve cerrahi girişim gerektirmeyen yöntemlerdir. İlk dönemlerinde kapsamı sadece gebelikteki sırt ağrısı ve pelvik ağrılardan oluşurken, yıllar içinde bu kapsam genişlemiş ve kadınlarda mesane, vajina ve bağırsakları etkileyen bir dizi sorunun giderilmesine yönelik tedaviler için de başvurulan bir alan haline gelmiştir. Kadın sağlığı fizyoterapisi, günümüzde kadınların hayat boyu ihtiyaç duyabilecekleri bir fizyoterapi ve rehabilitasyon dalı olarak varlığını sürdürmektedir.
KADIN SAĞLIĞI FİZYOTERAPİSİ ALANINA HANGİ DURUMLARDA BAŞVURABİLİRSİNİZ?
Hamilelik ve doğum sonrası konular hala odak noktası olmakla birlikte, ağrılı mesane sendromu (interstisyel sistit), vajinismus ve vulvodini (dış genital organda hassasiyet ve ağrı) gibi kadın hastalıkları da kadın sağlığı fizyoterapisi kapsamında ele alınmaktadır. Kadın hastalıklarını ele alan fizyoterapi uygulamalarının kapsamı yıllar içinde kadınların tüm sağlık kaygılarını içerecek şekilde artmıştır: idrar kaçırma, pelvik / vajinal ağrı, doğum öncesi ve doğum sonrası kas-iskelet ağrısı, osteoporoz, meme cerrahisi sonrası rehabilitasyon, lenfödem, eğitim, hastalıklardan korunma, genel sağlık ve egzersiz.
Kadın sağlığı fizyoterapisi adet kanamasıyla başlayıp menopoza kadar devam eden dönemde kadınların ağrısız adet görmelerine ve dolayısıyla evlerinde, işlerinde ve toplum içinde konforlu bir hayat geçirmelerine yardım eder.
Hamilelik durumunda uygulanan fizyoterapi, gebelik sorunlarını giderip rahat bir hamilelik geçirmenin yanında normal ve kolay bir doğuma da katkıda bulunur. Ayrıca doğum sonu annenin daha sağlıklı olmasını temin eder.
Kadınların önemli sağlık sorunlarından biri de idrarını tutamayıp kaçırmaktır. İdrar kaçırma hastayı hijyen, koku, fazladan bez gibi giysiler kullanmaya mecbur edeceği gibi iş yerinde ve işinde, arkadaşlarla ilişkilerinde ve toplum içinde birçok sorunla karşı karşıya getirir. İdrar kaçırma durumunda fizyoterapi başvurulacak tedavi yöntemlerin başında gelmektedir.
Genç kadın sporculardan çocuk doğuran kadınlara, menopoz dönemindeki kadınlardan yaşlı kadınlara kadar tüm kadınlar yaşam boyu kadın sağlığı fizyoterapisi tedavi uygulamalarından yararlanabilmektedir.
Kliniğimizi ziyaret ettiğinizde, öncelikle tedavinin potansiyel faydalarına ve tedaviden ne beklendiğine bakılır, alanında uzman fizyoterapistlerimizin detaylı incelemelerinin ardından özel bir rehabilitasyon programı oluşturulur.
Kadın sağlığı sorunlarının tedavisi ve yönetimine odaklanan kadın sağlığı fizyoterapisinin ele aldığı ana konular şunlardır:
Pelvik Taban nedir? Kadın sağlığı fizyoterapisinde önemi nedir?
Kadını bireysel, mesleki ve sosyal yönden de etkileyen bu durumlar pelvik taban kaslarının fonksiyonunu yerine getirememesinden kaynaklanmaktadır.
Leğen kemiği olarak bilinen pelvisin tabanında yer alan kasılma, gevşeme ve stabilizasyon gibi görevleri olan kaslardır. Bir hamak gibi üzerinde bulunan mesane, rahim, kalın bağırsak gibi organları taşırlar. İşeme, dışkılama ve cinsel fonksiyonlarda, hamilelikte ve doğumda görev alırlar.
Pelvik tabanın kas ve bağ dokusunda zamanla oluşan zayıflamaya bağlı olarak; idrar kesesine, rahime ve bağırsaklara olan desteği azalır. Bunun sonucunda da bu organlarla birlikte pelvik taban aşağı doğru iner veya sarkar. Pelvik tabandaki kaslarda zayıflamaya bağlı kasılma bozuklukları başlar ve fonksiyon kayıpları gelişir. Bunlara bağlı olarak “pelvik taban fonksiyon bozuklukları” olarak adlandırılan durum ve buna bağlı hastalıklar görülür.
Doğum yapmış kadınların yüzde 50’sinde pelvik taban desteğinde azalma ve buna bağlı pelvik organlarda sarkma görülebilmektedir. Her dokuz kadından biri hayatları boyunca bu neden ile cerrahiye ihtiyaç duymaktadır.
Pelvik taban fonksiyon bozuklukları nedenden bağımsız yaş alma ile görülebileceği gibi, aşağıda belirtilen bazı nedenlere bağlı da oluşabilmektedir.
Pelvik Taban Fonksiyon Bozukluğu Nedenleri:
Kadın sağlığı fizyoterapisi, özel eğitimli kadın sağlığı fizyoterapisti tarafından uygulanan, cerrahi olmayan, yan etkisiz ve başarılı sonuçların alındığı bir yöntemdir. Pelvik taban kaslarına uygulanan özel egzersizlerle zayıf kasların güçlendirilmesi, gergin kasların gevşetilmesi ve kasların dayanıklılığının arttırılması tedavinin temelini oluşturur. Ayrıca kadın sağlığı fizyoterapistinin hastaya önerdiği yaşam tarzı değişiklikleri ve mesane eğitimi de tedaviye önemli katkılarda bulunur. Gerekirse, EMG- biofeedback gibi yöntemlerle pelvik taban kaslarının izole şekilde fonksiyonunu yerine getirmesi sağlanır. İdrar kaçırma şikayetlerinin düzelmesi hastaların yaşam kalitesini arttırmakta ve hayata katılımlarını sağlamaktadır. İdrar kaçırma kader olmaktan çıkmaktadır.